Nobel ödüllü iktisatçıların, uluslararası kuruluş temsilcilerinin, akademisyenlerin, bankaların ve finans kuruluşlarının yöneticileriyle merkez bankası başkanlarının, ülkelerinde ekonomi yönetiminde bulunmuş devlet tecrübesi olan insanların katıldığı konferansta İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve kuruluşunun üzerinden 80 yıl geçen uluslararası finansal mimarinin geleceğiyle ilgili önemli değerlendirmeler yapıldı.
Babacan, istikrar için alınan tedbirlerin geniş kesimlerin büyük sıkıntılar çekmesine sebep olduğunu belirterek "G20’den daha fazla yararlanmak zorundayız. Bir başka önemli husus da, bu konuları çalışırken finansal istikrarla, sosyal koruma ağlarının bir arada ele alınması. Bazen istikrar için alınan tedbirler geniş kesimlerin büyük sıkıntılar çekmesine sebep oluyor. Makro finansal istikrar uğruna milyonların yoksullaşmasına izin verilmemeli." dedi.
Uluslararası finansal mimarinin değişimi üzerinde çalışılırken, bütüncül bir bakışla hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Babacan, "Ülkelerdeki sosyal, teknolojik ve demokratik trendlere dikkat etmek gerekiyor. Jeopolitik gelişmeleri yakından takip etmek gerekiyor. Şunu unutmayalım: Hiçbir ülkenin sorunları tek başına çözebilecek gücü ve imkânı olmayacak. Sorunların çözümü ve değişikliklerin gerçekleştirilmesi için olmazsa olmaz üç yöntem var: Diyalog, eşgüdüm ve iş birliği." şeklinde konuştu.
"Çin ve ABD arasındaki ilişkilerin olumlu bir sürece sokulması dünyadaki siyasi ve ekonomik istikrara da katkıda bulunacaktır" diyen Babacan, "Biz tarihsel sorunlarımız olan ülkelerle bile yüksek düzeyli işbirliği konseyleri oluşturduk. Sorunlarımızı not ediyoruz, çözmek için çalışıyoruz, ancak pozitif gündemle ilerlemeye devam ediyoruz. Yeni iş birliği sahaları oluşturuyoruz." ifadelerine yer verdi.
Hibya Haber Ajansı
