Dervişoğlu: Ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez
Tasarruf paketi ve ‘vergide adalet’ mesajı üzerinden Bakan Şimşek’e yüklenen Dervişoğlu, “Tasarruf paketi diye memurun servisini kaldırdılar. Ama kendileri Amerika’ya 5 uçakla, Hollanda’ya maç izlemeye 3 uçakla gittiler. Sayın Bakan göstermelik dahi olsa kendi makam aracından bile vazgeçemedi. Tasarruf paketi Meclis’e gelemeden kuşa çevrildi. Vergimatik Mehmet sarayın harcamalarını ve yandaşlara yapılan ödemeleri kısamayınca, ‘Az biraz zenginden almasak mı?’ diye gelir vergilerine yöneldi. Ama nafile, patron müsaade etmedi. Şimdi de ‘Vergide adaleti sağlayacağız, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alacağız’ diyorlar. Meclise getirdikleri teklife bakıyorsunuz; imar rantlarının vergilendirilmesi yok” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “küfe” çıkışına tepki gösteren Dervişoğlu, “Halen hiç utanmadan emeklinin zaten açlık ve yoksulluk sınırının altındaki maaşına yapılan 2 bin 500 liralık bir zammın mali disipline zarar vereceğini söylüyorlar! En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun diyen bizlere ise, “muhalefetin sırtında maalesef küfe yok, biz ölçüyoruz, biçiyoruz” diyen bunlar, aklını ve vicdanını bin odalı sarayın bilinmez köşelerinde unutmuşlar! Emekliye verilen zammın yıllık maliyeti 66 milyar TL. Kur korumalı mevduat garabetinin ülkemize maliyeti ise 2,7 trilyon lira. Yani tam 41 katı! Bir kuruş harcanmayacak denilen yol, köprü, inşaat ihalelerine ödenen para tam 600 milyar lira. Neredeyse 10 katı! Vatandaşa, çiftçiye, küçük ve orta üreticiye ihtiyaçları için destek olmak üzere kurulmuş ancak yandaşlarını besleme fonuna dönüşmüş kamu bankalarına, son 4 yılda hazineden aktarılan para tam 1 trilyon lira! Ve bu para vatandaşın, çiftçinin, küçük üreticinin cebinde değil!” ifadesini kullandı.
28 Haziran ve 17 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararları ile Artvin, Bitlis, İstanbul, İzmir, Amasya, Balıkesir, Kastamonu, Manisa, Muğla, Samsun, Sinop ve Sivas’ta bazı alanların orman sınırları dışına çıkartıldığını, sadece bu iki kararla yaklaşık 2.5 milyon metrekare alanın imara açıldığını kaydeden Dervişoğlu, “Yani en az 617 futbol sahası büyüklüğünde yer talana açılmıştır. Bakınız, her ilimizde sıcak hava dalgalarından şikayet ediyoruz. Şehirlerimizde altına sığınacak bir tane ağaç kalmamış durumdadır. Kuraklık artık her yıl yaz ayında kapımızı çalmaya başlamış ciddi bir tehdittir. Tarımsal üretimimizin durumu malumdur ve geleceği düşündürücüdür. Günümüzde aklı başında bütün ülkeler orman ve sulak alanlarını korumaya çalışırken, saray rejimi var olanı yok etmek derdindedir” dedi.
Sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifine değinen Dervişoğlu, “Saray iktidarı bir vicdan bombası attı önümüze. Ve bize dedi ki; çocuklar mı ölsün, köpekler mi? Çünkü biri ölmeli. Çünkü yaşamak ve yaşatmak lügatlerinde yok. Çünkü saklayıp örtmek zorunda oldukları o kadar büyük ihanetler vardı ki, yeni bir tuzak kurmaları gerekiyordu. Bu attıkları vicdan bombasıyla da günlerdir uğraşıp duruyoruz. İşte bu yüzden, ben buradan, bu kürsüden, vakti zamanında Türkiye’nin çok kötü zamanlarını yaşamış, o zamanlarda da çok kan ve şiddet görmüş biri olarak, yani bir parti genel başkanı olarak değil, sade vatandaş Müsavat Dervişoğlu sıfatımla sesleniyorum: Ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez. Sokak hayvanları meselesini ortak akıl ve en önemlisi ortak emek ve çabayla çözmek, hepimiz için çok önemli bir imtihandır.” değerlendirmesini yaptı.
Kendi isminin de yer aldığı 154’ler tartışmasının gündemde olduğuna işaret eden Dervişoğlu,
“Aslına bakarsanız bu tartışmaya hiç girmek istemiyorum ama tamamen sessiz kalmayı da uygun görmüyorum. İki cihanda yan yana gelemeyecek bazı insanları, aynı torbaya doldurarak adeta eşitlemiş, “Bölücü, Liberal, Marksist, Fetöcü” yapıların elemanı diye yaftalamışlar. Bunu yapanlara sesleniyorum; Bu insafsızlıktır, bu izansızlıktır, bu bize saygısızlıktır ve ahde vefasızlıktır. Çok bir şey söylemek istemiyorum. Ayrıntıya girip hiç kimseyi mahcup etmek niyetinde de değilim. İçinde yetiştiğim camiayı üzmek, kırmak istemem. Ancak sabrın da bir sınırı var. Sözlerimin muhatapları maziyi paylaştığım insanlar değil, eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır. Hayatım boyunca bölücü, Liberal, Marksist ve Fetöcü diye hiç anılmadım. Bütün ömrümce anıldığım ve gurur duyduğum tek bir sıfat var. Onu da öyle bir ayağa düşürdünüz ki, sizin yüzünüzden ve utancımdan kullanamıyorum. Beni sakın ha sakın ve hangi sebeple olursa olsun, başkalarının havuzuna bir daha dahil etmeyin” diye ekledi.
Hibya Haber Ajansı