Cumhurbaşkanı Erdoğan: KKTC bizim göz bebeğimizdir
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Sayın cumhurbaşkanı, sayın başbakan, sayın meclis başkanları, değerli genel başkanlar, kıymetli gazilerimiz, aziz kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla hürmetle muhabbetle selamlıyorum.
Kıbrıs Türk halkının özgğrlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünde sizlerle beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum.
Buradan adanın dört bir yanındaki kardeşlerime şahsi selamlarımızla birlikte 85 milyonun selam ve sevgilerini özellikle iletmek istiyorum. Bizleri bağrınıza bastığınız muhabbetle kucakladığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Sözlerimin hemen başında yurdu yaşatmak için can veren kahraman şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyorum. Vatan için bayrak için istiklal ve istikbalimiz için toprağa düşen yiğitlerin aziz ruhları şad olsun.
Kıbrıs Türk'ünün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan gazilerimizin ellerinden öpüyor her birine şükranlarımı sunuyorum. Rabbimden sağlıklı hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum.
Yine bu vesileyle Kıbrıs Barış Harekatı'nın mimarları olan Dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit'i, Başbakan Yardımcısı Profesör Doktor Necmettin Erbakan'ı son nefesine kadar Kıbrıs davası için mücadele eden Alparslan Türkeş ile diğer devlet ve siyaset adamlarımızı rahmetle anıyorum.
Kıbrıs Türkleri'nin egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderlerine merhum Doktor Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a Allah'tan rahmet diliyorum.
Kuzey Kıbrıs'ın hürriyeti için "Allah Allah" nidalarıyla omuz omuza çarpışan kanları kanlarına karışan Mehmetçikleri ve Mücahitleri de burada bir kez daha kemali edeple yad ediyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımızı yürekten tebrik ediyorum.
Burada öncelikle bir hususu ifade etmek isterim; Bugün tıpkı yarım asır önce olduğu gibi yine tek yüreğiz, tek bileğiz. Anavatan Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak sırt sırtayız.
İktidar muhalefet ayrımı olmadan bugün burada bulunmamız Türkiye'nin Kıbrıs davasına verdiği önemin göstergesidir. Bugün burada bulunmamız Türkiye'nin ve Türk milletinin Kıbrıs davasına verdiği önemin göstergesidir. Kuzey Kıbrıs bizim göz bebeğimizdir.
Canımızdan bir parçadır. Burası bize sadece şehitlerimizin değil, aynı zamanda Hazreti Osman'ın sahabinin bu toprakları fetheden kahraman ecdadımızın da emanetidir. İnşallah bu emanete sıkı sıkıya sahip çıkmayı sürdüreceğiz.
Varlıklarıyla Kıbrıs Türk'üne cesaret aşılayan ortak gururumuzu paylaşan 85 milyonun sizlerin yanında olduğunu haykıran tüm siyasetçilere siyasi partilerimizin genel başkanlarına da hasseten teşekkür ediyorum.
Milli meselelerde ortaya koyduğumuz ortak dayanışma tablosunu inşallah güçlendirerek devam ettireceğiz. Rabbim birlik ve beraberliğimizi daim eylesin diyorum.
Bugün burada sadece kahramanca bir mücadeleyi anmak için değil, aynı zamanda tarihi gerçekleri bir kez daha haykırmak için de bulunuyoruz. Kıbrıs Barış Harekatı'nın ne için yapıldığını, Türkiye'nin böyle bir kararı ne için aldığını daima akılda tutmak zorundayız.
Bakınız 1963 1974 yılları Kıbrıs Türkleri için adanın yüzde 3'lük bir kısmına hapsediildikleri, kan, gözyaşı, zulümle dolu bir dönem demekti. Kıbrıs Türk halkı hem kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanıyor hem de eli kanlı EOKA'nın insanlık dışı baskı ve saldırılarına maruz kalıyordu.
Adaya konuşlandırılan Birleşmiş Milletler Barış Gücü bile cinnet furyasını durduramadı. Katliamın önüne geçemedi. 1974 yılına gelindiğinde Kıbrıs Türk'ünün varlığına kasteden insanlık dışı saldırılar zirveye ulaşmıştı.
Tam 50 yıl önce bugün kahraman Mehmetçik Kıbrıs Türk'ünün istiklaline vurulmak istenen hançeri sökmek üzere tarihi bir adım attı.
20 Temmuz 1974 Anavatan ve garantör ülke olarak uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimizle tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumlulukla harekete geçtiğimiz tarihtir.
İnsan olmak vicdan sahibi olmak bize ne sorumluluk yüklüyorsa Türkiye olarak bu sorumluluğun gereğini yerine getirdik. O gün tüm dünyaya Kıbrıs Türk'ünün yalnız olmadığını ve asla yalnız bırakılmayacağını gösterdik.
Rumların ateşe verdiği ekin tarlalarına gül bahçesine girer gibi paraşütle indirme yapan Mehmetçiğimiz mayın döşenmiş sularda Barbaros misali ilerleyen Denizci Leventlerimiz cesaretlerini bir kez daha tarihe kazımıştır.
Kıbrıs Barış Harekatı Kıbrıs Türk'ünü zulümden kurtararak özgürlük ve refaha kavuşturmuş geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır. Doktor Fazıl Küçük o tarihi günü şöyle anlatıyor; 20 Temmuz sabahı doğan güneş Kıbrıs Türk'ünün 11 yıllık karanlığını silip götürmüş özgürlüğü getirmişti.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise 20 Temmuz ömrümün en mutlu günü diyerek yaşadığı duygu selini ifade ediyor. Şunun bilinmesini isterim; O gün burada hangi coşku, sevinç ve gurur hakimse bugün Türkiye'de aynı bayram havası hakimdir.
Bugün de bayram olarak kutladığımız 20 Temmuz'u Kıbrıs Türk halkının barış ve istikrar özlemi ve idealleri doğrultusunda egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolü olarak görüyoruz.
Adanın güneyinde ise maalesef kendilerini Kıbrıs adasının tek hakimi olarak gören şımarık bir zihniyet var. Öyle bir vehamet ile karşı karşıyayız ki, Rum lider EOKA teröristlerini anma törenlerine katılıyor. Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimiz güneye geçtiklerinde saldırıya uğruyor, tutuklanıyor, güneydeki camiler kundaklanıyor.
Rumlar Kıbrıs Türk'ü ile siyasi gücü ve adanın doğal kaynakları da dahil ekonomik refahı paylaşma niyetlerinin olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
İşte geçenlerde maalesef Yunanistan Savunma Bakanı yine akla ziyan açıklamalar yaptı. Sayın Miçotakis'le yurt dışında bir araya geldik ve kendilerine ayın 20'sinde biz Kuzey Kıbrıs'tayız, duydum ki, sen de güneydesin, herhalde oradan Dendias gibi bizlere sataşma yapmazsın… ve böyle bir şey düşünmediğini söyledi.
Böyle bir şey düşünmüyorsan mesele yok dedik yola devam. Bölgede devam eden çatışmalar karşısında tüm adanın güvenliğini tehdit etme riski olan son derece sorumsuz adımlar atılıyor.
Ada'daki federal bir çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz. Müzakerelere biz her zaman açıktık. Kıbrıs Türk tarafı, Rum tarafı ile eşit olarak masaya oturmalıdır.
Biz müzakereye, kalıcı barışı ve çözümü sağlamaya hazırız. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın Cenevre'de ortaya koyduğu iki devletli çözüm önerisi çok kıymetlidir. Çözüm istiyorsanız Kıbrıs Türkü'nün haklarını tescil edin. Ada'nın garantör ülke devlet liderlerinin de her iki ülke liderlerini birlikte ziyaret edeceği günleri de görmek isteriz.
Ne biz oldu bittiye müsaade ederiz ne de Kıbrıs Türkleri buna boyun eğer. Şuşa'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Toplantısı'na, Sayın Tatar iştirak etti.
Sayın Aliyev'e de burada teşekkür ediyorum. Ambargonun kaldırılması için çabalarımız daha da artacak. Kıbrıs'ın daha güçlü hale gelmesi için desteğimiz bakidir. Gereken desteği sonuna kadar da vereceğiz.
Temmuz ayı itibariyle üniversiteli kardeşlerim katkı payında Türkiye'de kardeşleriyle aynı düzeyde olacağını da paylaşmak istiyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Kıbrıs Türk halkına ve Türk Milleti'ne hayırlı olsun.
Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyorum. Kıbrıs için emek veren ter döken tüm devlet büyüklerini rahmetle anıyorum."
Hibya Haber Ajansı